Kayıtlar

Bir Corona hikayesi

Nevruz Bey günün sıkıcı haberlerinden ve işin yoğun temposundan bitkin bir halde eve geldi. Üzerindeki elbiseleri çıkardı, pijamalarını giyindi, lavaboya gidip elini yüzünü bol sabunlu suyla temizce yıkadı sonra da koltuğuna geçip uzandı. Yorgunluktan ne bir şey yapacak, nede bir şey yiyecek hali vardı . Mutfaktan Zeliha hanım yemeği hazırladığını seslenerek yemeğe gelmesini söylemesi üzerine homurdanarak kalkıp mutfağa girdi. Yorgun argın bir şeyler atıştırdıktan sonra tekrar koltuğuna gelip uzandı. Telefonunu çıkarıp mesajlara, haberlere şöyle bir göz attı, fakat uykudan gözlerini açacak hali kalmamıştı yeter benden buraya kadar deyip yatak odasının yolunu tuttu. Sessizce terliklerini çıkarıp yatağına uzandı. Yorganı başına çekti. Bir iki sağa sola döndükten sonra derin bir uykuya daldı... Zeliha hanım mutfakta işini bitirmiş salona geldiğinde eşinin olmadığını görünce bir an telaşlandı. Sağa sola baktı ardından yatak odasına yöneldi. Nevruz Bey derin bir uykuya dal

Gün doğumu

Alnımın ortasına gelen sert yumruk darbesi ile ne oluyoruz demeye kalmadı, yere yuvarlandım. Yıldızlar gözümün önünden uçuşmaya başladı. Kulaklarıma sanki çok uzaklardan bağırışma sesleri geliyordu kendimi kaybetmiştim... Gecenin yarısında başlayan ve hiç ara vermeden sabaha kadar süren hatta sabahtan beri de devam eden yağmur evden çıkmamı hayli geciktirdi. Saatlerdir bekliyorum mübarek yağmur ne durdu nede duracağı var. Şemsiyemi elime alıp açtım başıma tutarak evden çıktım. Dürüst bir insan sözünden belli olur derdi rahmetli babam. Bende dürüst olduğuma inanıyor ve bunu üstüne basa basa söylüyorsam sözümde durmalıyım yoksa yalancı durumuna düşerim... Hızlı adımlarla evden uzaklaştım şartlar ne olursa olsun arkadaşımla konuştuğum randevu  yerine saatinde varmalıydım. Yolda giderken gelip geçen bir kaç taksiye işaret ettim ama böyle havalarda boş taksi bulmak çok zor, hem bu gibi durumlar taksiciler için para kazanma yolunda can simidi oluyor. İnsanlar yağmurdan ıslan

Hayırdır inşaallah

Gecenin karanlığında sık ormanların ortasında boylu boyunca uzanan yolda uzun farlarını yakmış kocaman bir kamyonun son sürat üzerime doğru geldiğini görünce kaçacak bir yer aradım ama tabana kuvvet kaçmaktan başka çarem olmadığını görünce var gücümle koşmaya başladım fakat kamyonun önünden kaçıp kurtulmak hiçte kolay değildi. Ha gayret şu sırtı dönünce bir patika yol olması lazım oradan kaçabilirim belki. Sırta varmıştım ki önüme kocaman bir uçurum çıktı ya kendimi uçurumdan aşağı atacak yada kamyonun altında ezilip gidecektim. Ben ilk seçeneği düşündüm;  kamyonun altında ezilmektense uçurumdan aşağı atlayayım belki bir şans kurtulurum deyip kendimi uçurumdan aşağı attım atmamla birlikte ani bir ses ve kafamı sert bir cisme çarpmam bir oldu.  Gözlerimi açtığımda her tarafın kapkaranlık olduğunu gördüm o esnada annemin “ne oldu oğlum bu gürültü nedir?” diyen bağırma sesi ile kendime geldim. -Tamam bir şey yok anne, galiba yataktan düştüm merak etmeyin.. Tekrar yatağıma çıktım t

Doğum sancısı

Karlı kış gününde dışarıda dondurucu soğuk kendini iyiden iyiye hisseddirirken küçük bir pencerenin zar zor aydınlattığı küçük odada ter içinde derin derin nefese alıp vermeye çalışan fakat sancılar içerisinde kıvranan kadının alnından boncuk boncuk dökülen terleri silmeye çalışan yaşlı komşusu hem içinden   “Allahım sen her şeye kadirsin senden başka yardım isteyecek kimsemiz yok bize acı bize merhamet et” diye dua ediyor biryandan da “sabret kızım sabır her işin ilacıdır” deyip doğum sancıları çeken genç kadına moral vermeye çalışıyor hemde birşeyler yapabilmek için kıvranıyordu. Bir aralık odanın kapısı açıldı,   yaşlı kadın koridora doğru seslendi: -Neredesiniz buraya gelin!.. Baba olma hayaliyle dışarıda sabırsızlıkla iyi bir haber bekleyen Ömer heyecanla koştu: -Buyur yenge  -Evladım bu böyle olmaz doğum sancısı bu hiçbir şeye benzemez. Biliyorsun daha önce doğan iki çocuğunuzda vefat etti. Aslında bu doğumun hastanede ve doktor kontrolünde olması gerekir

Sen söyle şimdi!...

İçinde bulunduğu sıkıntılarını başkalarına da anlatmak onlarında huzurunu bozmak istemediği için mümkün mertebe sessiz kalmaya sorulanlara sakin sakin cevap vermeye gayret etti. Sanki hiçbirşey yokmuş gibi davranmaya çalıştı, fakat saatler ilerleyip gecenin karanlığı bastıkça içindeki sıkıntı ve huzursuzlukta katlanarak artmaya başladı. Çevresinde onu pekte anlayabilecek birileri yoktu her zamanki gibi!.. Onun için bütün sıkıntısını içinde saklamaya gayret gösterdi. Hele bir sabah olsa da işin aslının ne olduğunu gidip öğrensem diye aklından geçirerek yerinden kalktı, belki yatağıma yatarsam uyurum böylece enazından kafamın içindekilerden kurtulmuş olurum diye aklından geçirerek yatak odasına doğru yollandı… Yatağına uzandı ama gözünü bir türlü uyku tutmuyordu. Bir sağa bir sola döndü gözlerini kapattı, Kendi kendine gün içinde olanların bir detayını en ince ayrıntısına kadar tekrar tekrar aklından geçirdi. Herşey gayet normaldi anormal denebilecek yâda şurada şunu